kimi zaman cok seversin, kimi zaman cok canin yanar, kimi zaman oylece suskun kalirsin sadece…
belki ben raif bey degilim, o maria puder degil, hatta hayatimiz sabahattin ali’nin kaleminden dokulen kurk mantolu madonna romani degil ama
ruhumda infial yaratir bu sozler;
“…muhakkak ki dunyanin en luzumsuz adamiydim.hayat beni kaybetmekte hicbir sey ziyan etmeyecekti.”
“nicin ilk defa gordugumuz bir peynirin esvafı hakkinda soz soylemekten kactigimiz halde ilk rasgeldigimiz insan hakkinda son kararimizi verip gonul rahatligiyle oteye geciveriyoruz?”
“bu yasimdan beri mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanin vucudu birdenbire benim icin nasil bir ihtiyac olabilirdi?”
“…zaten kucuklugumden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kismini ilerisi icin saklamak isterdim.”
“…cunku muphem bir his bana, kim olursa olsun bir insani tamamen gordukten ve gorduklerini kendinden saklamadiktan sonra, ona hicbir zaman busbutun yaklasilamayacagini fisildiyordu.”
” ‘demek beni kiskanmiyorsunuz ha?’ dedi ‘beni sahiden bu kadar cok mu seviyorsun?’ “
“icinde hakikaten sevmek kabiliyeti olan bir insan hicbir zaman bu sevgiyi bir kisiye inhisar ettiremez ve kimseden de boyle yapmasini bekleyemez. ne kadar cok insani seversek, asil sevdigimiz bir tek kisiyi de o kadar cok ve kuvvetli severiz. ask dagildikca azalan bir sey degildir.”
1 yorum:
“kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. bunun sebebi herhalde, ‘bu böyle olmayabilirdi!’ düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır.”
Yorum Gönder