15 Temmuz 2010 Perşembe

Git

Mademki benli hayat sana kafes kadar dar
Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar
Hadi git benden sana dileğince izin
Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin

Git iş işten geçmeden git
çok geç olmadan vakit
Günahıma girmeden
Katilim olmadan git

Günahıma girmeden
Katilim olmadan git
Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın
Oysa ki hep yedekte hep elde var saymıştın

Hadi git ne bir adres ne bir hatıra bırak
Zannetme ki pişmanlık mutluluk kadar ırak
Git iş işten geçmeden git

çok geç olmadan vakit
Günahıma girmeden
Katilim olmadan git
Günahıma girmeden

Katilim olmadan git
Ne vedaya gerek var ne de mektuba hacet
Git de Allah aşkına bir selama muhtac et
Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan

Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan
Git iş işten geçmeden git
çok geç olmadan vakit
Günahıma girmeden

Katilim olmadan git
Günahıma girmeden
Katilim olmadan git
Kopsun nerden inceyse artık bu bağ bu düğüm

Her gece daha berbat daha vahim gördüğüm
Korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum
Sırf sana üzülüyor sırf sana acıyorum
Git iş işten geçmeden git

çok geç olmadan vakit
Günahıma girmeden
Katilim olmadan git
Günahıma girmeden
Katilim olmadan git

8 Temmuz 2010 Perşembe

Seri katiller ve özlü sözler

Ben sadece sokakları temizliyordum. Peter Sutcliffe

İnsanlar kurtçuklara benzer. Küçük, kör ve değersiz.
David Smith

Bana göre bir ceset, canlı bir bedenin taşıyamayacağı bir güzellik ve saygınlık taşır.
John Christie

Ölümlere sebep olan rüyalar üretiyordum, benim suçum buydu.
Dennis Nilsen

İnsanların dikkatini çekecek ve dünyayı ayağa kaldıracak bir suç işlemek istiyordum. 
Susan Atkins

Ben kimseyi öldürmedim, kimseyi öldürtmedim, bıçaklarıyla üzerinize gelen çocuklar, onlar sizin çocuklarınız, onlara ben öğretmedim. Siz öğrettiniz.
Charles Manson

Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz.
Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz.
Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz.
Charles Manson

Bana kadın düşmanı olarak hitap etmeniz beni derinden yaralıyor.
Değilim, ben bir canavarım. Ben Sam’ın oğluyum. Ben küçük yaramaz bir çocuğum.
David Berkowitz

Onları incitmek istemedim. Onları sadece öldürmek istedim.
David Berkowitz

Ben hasta bir insanım bunu biliyorum. Normal biri benim yaptıklarımı
nasıl yapabilir? Sanki içimde başka biri var gibiydi.
Albert de Salvo

Belki bir parça tuhafım.
George Joseph Smith

Bir palyaço bile katil olabilir.
John Wayne Gacy

Disneyland’da görüşürüz.
John Wayne Gacy 

Her insanın kendi zevkleri vardır. Benimkide cesetler.
Henry Blot

20 kişiyi öldürdüm. Kanı severim.
Richard Ramirez

Zamanımı gerçekten boşa harcadım.
Jeffrey Dahmer

Son sözleri (cellâdına)
Acele et. Sen etrafta ahmakça dolaşırken, ben bir düzine adamı asardım.
Carl Panzram

Yaşayan bedenindeki soluğu hissediyorsun. Onların gözlerine bakıyorsun. Bu pozisyondaki insan tanrıdır.
Ted Bundy

Yaşama ve ölüme hükmetmek istiyorum.
Ted Bundy

Bir insanın ölüm ve yaşamına karar verebilme gücünden daha büyük ne olabilir ki?
Ted Bundy

Ben şimdiye kadar karşılaştığınız en soğukkanlı katilim.
Ted Bundy

Bazen kendimi vampir gibi hissediyorum.
Ted Bundy

Biz seri katiller sizin oğlunuzuz ve sizin kocanızız biz her yerdeyiz. Ve gelecekte daha çok çocuğunuz ölmüş olacak.
Ted Bundy

Sokakta yürüyen güzel bir kız gördüğünde ne düşünürsün?
Bir tarafım onunla flört etmeyi, onunla iyi vakit geçirmeyi,
diğer tarafım ise kazığa geçirilmiş kafasının nasıl duracağını düşünürüm.

Edmund Kemper

5 Temmuz 2010 Pazartesi

the shining

kubrick'e gore; jack torrance alkol problemi olan, karisini sevmeyen, oglundan nefret eden, ne ogretmenlikte ne yazarlikta basarili olabilmis, ezilmis bir adamdir. overlook'taki henuz ilk ayinda cinnet gecirmis olmasinin sebebi nedir? kendi ezilmisligi mi yoksa oteldeki gizli gucler mi? kubrick bu noktada, gercek ile gercekustunun karisimindan yola ciktigini soyluyor. kubrick vaktinde bir kitap okumus ve kitaptaki gercek ve gercekustunun karisiminin yarattigi atmosferden cok etkilenmis. bu kitapta, olaylarin acaba ruya / halisunasyon mu, yoksa dogaustu mu oldugu tam belli olmuyormus, ama bir noktadan sonra oyle bir olay oluyormus ki, bunun ruya ile alakasi olmasi mumkun olmadigi icin, isin icinde olaganustu seylerin oldugu "kesin"lesiyormus.
kubrick, bunu shining'e uyarlamak istemis. (subjektif bir yorum olarak, bunu muhtesem bir sekilde yaptigini soyleyebilirim.)

filmde gorulen ilk dogaustu olay, bazilarinin bir film hatasi olarak gordugu daktilo olayindan sonra*, jack torrance'in barmen lloyd'u gorusudur. burada film izleyicisi bunun gercek mi hayal mi oldugunu anlayamiyor. soyle birkac yorumda bulunmak mumkun: jack barmeni ilk gordugunde ve barmen ona bir bardak burbon doldurdugunda jack'i elindeki bardaktan yudumlayip barmenle konusurken goruyoruz. sonra, wendy torrance, ciglik cigliga otelde baska birilerinin oldugunu anlatmak icin jack'in yanina geliyor. wendy ile jack konusurken goruyoruz ki ortada barmen ya da burbon bardagi yok, ama jack "aa birkac saniye once elimde tuttugum bardak ve dertlestigim lloyd birden nereye kayboldu?" demiyor, wendy ile konusuyor. demek ki, jack gorduklerinin gercek olmadigini biliyor. filmde tam acik degil, ancak okudugum bir cok yorum; insanlarin gelecekten ya da gecmisten goruntuler gormesini saglayan "shining" kabiliyetinin** jack torrance'da da oldugu*** yonunde. danny torrance bu kabiliyetin tartisilmaz sahibidir ve biliyoruz ki gecmisten goruntuler gorebiliyor. buradan hareketle, jack'in da baloyu ve barmeni gormesini, daha once 1921 yilinda orada gercekten bir balo oldugu ve orada lloyd adinda bir barmen calistigi icin, kendisinin shining kabiliyetine sahip olmasina yorabiliriz. yalniz burada devreye giren baska bir sey de daha once belirttigim gibi jack'in onceki hayatinda zaten bu baloda bulunmus ve otelin hatirasini su anki hayatinda zaten barindiriyor olmasi. bu durumda, kendisi zaten eski hayatindan oturu oteli ve baloyu hatirliyor oldugu icin, shining kabiliyetine sahip olmasina gerek yok gibi gorunuyor. hayal gucumuzu zorlarsak bu iki varsayimi (jack'in shining kabiliyeti veya daha onceki hayatindaki olaylari hatirlamasini) birlestirip "onceki hayatinizda yasadiginiz / gordugunuz olaylar bir sonraki hayatinizda shining olarak size geri doner" seklinde bir teoriyle cikabiliriz ancak hem insanlar bize "yuh hayvan kafayi yemissin" der, hem de bu teoriyi destekleyecek herhangi bir sey bulamayiz.

bu paragrafa baslamak turkce kullanimi olarak yanlis oldu ama gerekliydi. ne diyorduk, jack'in yasadiklari nedir? bu noktada bakarsak bu sorunun cevabi, jack'in karisina "buralari hep hatirliyor, biliyor gibiyim" demesini de hesaba katinca, onceki hayatindaki olaylari hatirliyor ve yeniden yasiyor oldugudur. ama bu cevap kesinlikle tatmin edici degildir. cunku, jack'in hayalinde karsilastigi delbert grady adli adam "biliyor musunuz bay torrance, oglunuz ucuncu parti bir kisiyi bu duruma dahil etmeye calisiyor."...."zenci bir asci." diyordu, yani jack'i oglunun zenci hallorann ile temasa gectigi yonunde uyariyordu. jack torrance bunu zaten onceden biliyor olamayacagina gore, gordugu herseyin tamamen hayal ve kendi kurmacasinin urunu oldugu gorusunun aksi burda kanitlanmis oluyor. delbert grady konusmanin sonrasinda ise bildigimiz gibi jack'i karisini ve oglunu oldurmeye ikna ediyor. buradan hareketle, jack'in gordugu delbert grady'nin, overlook otelinin jack'i ikna etmesi ve gerektiginde yardim etmesi icin yarattigi bir hayalet oldugunu soylemek yanlis olmaz. peki madem grady overlook otelinin gucunun urunu, jack'in gordugu diger seyler de mi oyle? bu sorunun cevabini dusununce hersey tamamen karisiyor. hicbir ihtimal yuzde yuz tutarli olamiyor. kubrick sahane calisiyor, gercek ile gercekustu karisiyor, hepsi birbirinin icine giriyor ve hicbiri tam dogru olmuyor. kubrick diyor ki; filmde "olaganustu" unsurlar devrede mi, izleyici emin olamiyor - ta ki wendy'nin jack'i kilitledigi kilerin kapisi delbert grady tarafindan acilincaya kadar. burada olaganustu guclerin devrede oldugu %100 kesinlesiyor (kubrick istedigini gerceklestiriyor). ama onceki olaylarin olaganustu mu, hayal mi, ne oldugu yine anlasilmiyor.

benim kisisel yorumum sudur: jack torrance'in onceki hayatindan enstantaneler hatirlamasi surekli olan bir sey degildir. sadece otelde olmustur. jack diyor ki: "... i mean, we all have our moments of deja-vu, but this was simply ridiculous. it was like i knew what was behind every corner of the hotel." (.. hepimiz deja-vu'lar yasariz, ama bu kesinlikle sacma sapandi. otelin her kosesinden ne cikacagini biliyor gibiydim.) eger jack otele gelmeden once de eski hayatindan bir seyler hatirlayip yasasaydi, kendisine boyle bir seyin ilk defa oldugunu soylemezdi. dolayisiyla, jack'in onceki hayatindan bir seyler hatirlamasi olayinin yalnizca otelde vuku buldugunu cikarabiliriz. bu da, otelin "ruhunun" (essence) jack tarafindan tanindigi teorisiyle cikmamizi sagliyor. yani grady'nin de dedigi gibi, jack hep o "otelin"dir. hangi vucutta olursa olsun otelin bir parcasidir ve otele gelir gelmez hemen taniyacak ve oteli sevecektir****. dolayisiyla bar sahneleri, barmenle konusmalar vs. hep otelin calismasidir. otel, jack'i tamamen ele gecirmek ve onu cinnete suruklemek icin jack'in kafasinda bu sahneleri yaratmistir. jack bunlarin gercek olmadigini bilmektedir ama niye oldugunu muhtemelen anlayamamaktadir. yani dedigim gibi iki teorinin birlesimi bence dogru olan: "otel, jack'in boyle bir hayal gormesini sagliyor"

* : jack karisini buyuk salonda azarlarken daktilodan kagidi sokup burusturup yere atiyor ancak karisi gittikten sonra daktiloda bir kagit goruyoruz ve jack yazmaya devam ediyor. bazilari bunun bir "devam hatasi" (continuity error) oldugunu ileri suruyor. digerleri ise kagidi daktiloya otelin guclerinin surdugunu iddia ediyor. bunla ilgili hicbir fikrim yok. bu arada, bu sahnelerde daktilo vuruslarini dikkatli dinlerseniz, karisi tam girmeden once jack'in gercekten de "all work and no play makes jack a dull boy" yazdigini duyabilirsiniz.

** : "shining" kabiliyetiyle ilgili hallorann'in danny'e soyledigi su laflari dikkatli dusunmenizi salik veririm. "bazi seyler geride bir iz birakir, yanmis bir tost gibi. bazi olaylar da geride, gerceklestirdikleri mekanda izler birakirlar. bu izleri herkes goremez, sadece "shining" sahipleri gorur. bu otelin gecmisinde bazi olaylar var. ve saniyorum ki bunlarin hepsi mutlu olaylar degildi..."

*** : jack torrance'in once salondaki labirent maketine, daha sonra da (pencereden dogru) labirentin kendisine bakakalmasi aklima kendisinde shining kabiliyeti olabilecegini, kendi sonunun o labirentte olacagini gordugu fikrini getirmisti. ki bu fikrimi destekleyen bir sey de, jack'in bu bakakalmalari sirasinda arkadan gelen rahatsiz edici (the ring'de de kullanilan) sesin, dikkat edilecek olursa, filmde sadece birileri bir "shining" yaptiginda kullaniliyor olmasi.

**** : jack oglunu ve karisini niye oldurmek istemistir? cevap kolay gorunebilir, "cinnet". ama bu tam dogru degil. tam nedeni anlamak icin filmdeki bir olaya donelim: danny'in 237'deki yasli kadin tarafindan bogazlanmasi. bu bogazlanma olayindan sonra wendy danny'in sagligindan suphe etmistir ve bunun sebebi her ne olursa olsun otelden ayrilmalari gerektigini soylemistir. jack'in delirdigi nokta, bu noktadir ("it's so fucking typical of you to create a problem like this when i finally have the chance to accomplish something.."). nedeni ise, jack'in overlook'a ait olmasi, bu nedenle overlook'u cok sevmesi ("i have never been this happy anywhere anytime in my life" "i love it..") ve buradan asla ve asla ayrilmak istememesidir ("..i wish we could stay here for ever, and ever.. ever."). jack, otelden ayrilinmasi gerektigi lafi cikinca bir anda deliye donmus ve odayi terketmistir. beyzbol sopali wendy - jack sahnesi ise ayni meseleyi bir adim ileri goturmektedir (ve hayatimda seyrettigim en guzel bir kac sahneden biridir, seni seviyorum jack nicholson). bu sahneden hemen onceki sahnede, delbert grady jack ile konusmus ve onu karisini ve cocugunu oldurmesi icin ikna etmistir. grady bir sonraki hayatinda karisini ve cocuklarini oldurmus olmasinin nedenini ise onlarin overlook'u sevmemesi olarak aciklamistir ve bu mukemmel bir sekilde jack torrance'in durumu ile de uyusmaktadir (grady: "my family, mr. torrance. they didn't care for the overlook once. one of my daughters actually stole a box of matches and tried to burn it down. but i, corrected them, sir. and when my wife tried to prevent me from doing my duty, i corrected her.) kisin ortasinda boyle bir yerde kapali kalmak muhtemelen grady ailesinde sorunlara yol acmistir ve grady'nin karisi otelden ayrilmak istemistir. ustune ustluk sonradan kizi oteli yakmaya calisinca, otelin bir parcasi olan grady deliye donmus ve ailesini dogramistir. iste grady bunlari jack'e anlatir, onun da "bir seyler yapmasi gerektigini" soyler, ve bu sahneden sonra wendy'nin beyzbol sopali sahnesi gelir. wendy'i oldurmeyi kafasina koymus olan jack onunla konusmaya baslar:

wendy - i think maybe he should be taken to a doctor...
jack - when do you think "maybe he should be taken to a doctor"??
wendy - as soon as possible..?!
jack - "as soon as possible"..?!

danny'i mumkun oldugu kadar kisa surede doktora goturmek demek, otelden ayrilmak demektir. jack bunu asla kabul edemez.

jack - you think his health might be at stake.
wendy - yes..
jack - you are concerned about him.
wendy - yes..
jack - and are you concerned about me?
wendy - of course i am!
jack - of course you are!! have you ever thought about my responsibilities? have you ever had a single-moment's-*thought* about my responsibilities to my employers?...

burada jack, grady'nin bir kopyasi gibi davraniyor. grady, "karim gorevimi yapmaktan beni alikoyunca ben de onu duzelttim" demisti. simdi jack karisina aynisini diyor, "isverenlerime karsi sorumluluklarimi dusundun mu? 1 mayis'a kadar buraya bakmak uzere bir sozlesme imzaladim ben..."

jack kafayi yemistir, ama karisini oldurmek istemesinin bir "sebebi" vardir: cok sevdigi, bir parcasi oldugu, asla ayrilamayacagi overlook'tan ayrilmak istemektedir karisi. ve jack'in baltasi hesap sormaktadir.

1 Temmuz 2010 Perşembe

raif bey

kimi zaman cok seversin, kimi zaman cok canin yanar, kimi zaman oylece suskun kalirsin sadece… 


belki ben raif bey degilim, o maria puder degil, hatta hayatimiz sabahattin ali’nin kaleminden dokulen kurk mantolu madonna romani degil ama 


 ruhumda infial yaratir bu sozler;

“…muhakkak ki dunyanin en luzumsuz adamiydim.hayat beni kaybetmekte hicbir sey ziyan etmeyecekti.”


“nicin ilk defa gordugumuz bir peynirin esvafı hakkinda soz soylemekten kactigimiz halde ilk rasgeldigimiz insan hakkinda son kararimizi verip gonul rahatligiyle oteye geciveriyoruz?”


“bu yasimdan beri mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanin vucudu birdenbire benim icin nasil bir ihtiyac olabilirdi?”


“…zaten kucuklugumden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kismini ilerisi icin saklamak isterdim.”

“…cunku muphem bir his bana, kim olursa olsun bir insani tamamen gordukten ve gorduklerini kendinden saklamadiktan sonra, ona hicbir zaman busbutun yaklasilamayacagini fisildiyordu.”

” ‘demek beni kiskanmiyorsunuz ha?’ dedi ‘beni sahiden bu kadar cok mu seviyorsun?’ “

“icinde hakikaten sevmek kabiliyeti olan bir insan hicbir zaman bu sevgiyi bir kisiye inhisar ettiremez ve kimseden de boyle yapmasini bekleyemez. ne kadar cok insani seversek, asil sevdigimiz bir tek kisiyi de o kadar cok ve kuvvetli severiz. ask dagildikca azalan bir sey degildir.”

What Is Globalization?

Question:

What is the truest definition of Globalization?

Answer:

Princess Diana’s death.

Question:

Why?

Answer:

An English princess with an Egyptian boyfriend crashes in a French tunnel, driving a German car with a Dutch engine, driven by a Belgian who was drunk on Scottish whiskey,

followed closely by Italian paparazzi on Japanese motorcycles;

treated by an American doctor, using Brazilian medicines.

This is sent to you by an American, using Bill Gate’s technology and you are probably reading this on your computer,

that uses Taiwanese chips and a Korean monitor, assembled by Bangladeshi workers in a Singapore plant; transported by Indian lorry-drivers, hijacked by Indonesians, unloaded by Sicilian longshoremen and trucked to you by illegal Mexican workers…

And that is what Globalization is :)

kolibant amca (:

Recent Readers Map -- Ziyaretçi Profili

bıdı bıdı

seri katil (3) a.q (2) amorphis (2) aşkkk (2) hastalık düşünce (2) istanbul (2) 29 ekim (1) 56k modem (1) Bilgisayar Atölyesi (1) Dropkick Murphy's (1) I love nuclear (1) Sabahattin Ali (1) The true face of Leonardo Da Vinci (1) adamın damına koyan şarkılar (1) aforizma (1) ahlak (1) albert einstein (1) anarchist cookbook (1) anne (1) ateizm (1) aşk mı? (1) bandista (1) blogger (1) boobies (1) can baba (1) catcher in the rye gönülçelen (1) cehenneme övgü (1) chrome (1) darth vader (1) deizm (1) din (1) direc t (1) direc t hasret (1) drums session (1) durup dururken adamın damına koyan şarkılar (1) elegy (1) emrah (1) evet sanırım (1) evlilik gereksiz mi (1) evlilik yemini (1) fight club (1) fitzgerald (1) gerekli valla (1) gereklidir (1) google (1) google googlizm googlism (1) google wave (1) h4x0r (1) hayat (1) holden caulfield the catcher in the rye gönülçelen (1) how to make a smoke bomb (1) inat (1) infected mushroom (1) kadın (1) kafana takma (1) kuran parmak izleri (1) küçük prens (1) kılıçdaroğlu sünnetsiz (1) lost (1) lost teori (1) mesaj (1) microsoft (1) mor ve ötesi (1) mucize kuran deniz (1) my chemical romance (1) nası yawww (1) nasıl oluo (1) night (1) night in istanbul (1) of of (1) ottoman crime osmanlı (1) photography (1) photoshop cs5 (1) puhahaha (1) pussy (1) rammstein (1) rilke (1) roman (1) sansürcü digiturk (1) satan (1) serçelerin şarkısı (1) shibumi (1) stairway to heaven (1) tanrı (1) tembellik hakkı (1) test (1) the departed (1) tick (1) tomtom (1) turgut uyar (1) tyler durden fight club (1) ville valo natalia avalon summer wine (1) yaz gereksizliği (1) yok be (1) yok yok çekemem (1) yıldırım özçelikyürek (1) zaman (1) çelişkiler (1) öküz (1) Şöhret Kurşunoğlu (1) şarkı ters (1) şıh (1)

Arama yapmaq için...

FriendFeed

Google translate

Lijit Stats Wijit - Recent Readers List

hangisi yıkılmayaydı iyi olurdu?

Blog Archive

İzleyiciler

arşivci bi adamım...

Aramak istiom ulen (: